NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ حَفْصِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ
حَدَّثَنِي
أَبِي حَفْصُ
بْنُ عَبْدِ
اللَّهِ
حَدَّثَنِي
إِبْرَاهِيمُ
بْنُ
طَهْمَانَ
عَنْ
الْحَجَّاجِ
بْنِ الْحَجَّاجِ
الْبَاهِلِيِّ
عَنْ عِسْلٍ
عَنْ عَطَاءِ
بْنِ أَبِي
رَبَاحٍ عَنْ
أَبِي
هُرَيْرَةَ
نَحْوَ
هَذِهِ
الْقِصَّةِ لَمْ
يَذْكُرْ
الْإِزَارَ
وَالْخَاتَمَ
فَقَالَ مَا
تَحْفَظُ
مِنْ
الْقُرْآنِ
قَالَ سُورَةَ
الْبَقَرَةِ
أَوْ الَّتِي
تَلِيهَا
قَالَ فَقُمْ
فَعَلِّمْهَا
عِشْرِينَ آيَةً
وَهِيَ
امْرَأَتُكَ
Şu (önceki 2111.) olayın
bir benzeri de Ebü Hureyre'den rivayet olunmuştur. Fakat Ebû Hureyre (bu
rivayetinde) kaftan ile yüzüğü zikretmedi (sadece şunları rivayet etti); Nebi
(s.a.v.);
"Kur'an'dan
ezberinde ne vardır?" diye sordu. (O kimse de);
Bakara sûresi veya onu
ta'kîb eden sûre diye cevâp verdi. (Hz. Peygamber de);
"Öyleyse kalk o'na
yirmi âyet öğret, o senin karındır." buyurdu.
İzah:
Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, VII, 242.
Bu hadîsle ilgili
açıklama Önceki hadîs-i şerifin şerhinde geçmiş bulunmaktadır.